top of page

Pelin Toğrul ile Sanat Üretimi Üzerine

Sanatın doğadan gelen estetiğini ve özgünlüğünü yansıtan Pelin Toğrul, geçtiğimiz haftalarda katıldığı Bodrum Sanat Fuarı'nda kendine has üslubu ve eserleriyle dikkat çekti. Aldığı duvar sanatı eğitimini çalışmalarına yansıtan Toğrul, bu pratiği alışılmışın dışında, duvarlar yerine tuvallere taşıyor. Eserlerinde, doğanın derinliklerinden gelen ilhamla oluşturduğu benzersiz kompozisyonlar ve sanatsal anlatımlarla öne çıkan Toğrul, doğadan gelen güzellikleri sanatın büyülü dünyasıyla birleştiriyor. Üretimlerini sanatçıdan dinledik.


Pelin Toğrul, Bodrum Sanat Fuarı'nda kendine has üslubu ve eserleriyle dikkat çekti.


İç mimari eğitiminiz çalışmalarınıza nasıl yansıyor?

 

Kompozisyon yaratmamda, renklerin birbirleriyle uygunluğunda, çalışma içindeki oranları dengelemekte iç mimari eğitimimden faydalandığımı hissediyorum. İç mimarlık ve mimarlığı da birer sanat dalı olarak gördüğüm için estetik açıdan da bana yol gösterdiğini düşünüyorum.

 

Eserlerinizin önemli bir temasını oluşturan doğayı çalışmalarınızda nasıl ele alıyorsunuz?

 

Doğayı ayrılmaz bir parçamız olarak görüyorum. Her gün trafikle, stresle, zorluklarla karşılaşıp geriliyoruz. Doğa içinde olduğumuzda ise günümüz daha mutlu ve neşeli geçiyor. Baharda ormanda bisiklete binmek, yürüyüş yapmak, yaz olduğunda tatile çıkıp deniz kıyısına gitmek için gün sayıyoruz; sonbaharda düşen yaprakları izleyip duygularımızı dinginleştiriyor, kış aylarında dağa giderek yine doğanın içinde olmak, onu kucaklamak istiyoruz. İşte ben de her geçen gün grileşen dünyamızda dokunabileceğimiz hissedebileceğimiz çalışmalar yaparak o iç huzurumuzu bulmaya yönelik doğadan parçalar sunuyorum.

 


Doğadaki hayvanlar, deniz yaşamı, kuşlar ve orman gibi konular eserlerinizde sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bu ögelerle ne anlatmak istiyorsunuz?

 

Doğayı hepimiz çok seviyoruz ama aynı zamanda farkına varmadan yok ediyoruz. Yanımızda duran ağacı, üzerinde cıvıl cıvıl öten kuşları, denizdeki balığı, ormanlardaki değişik canlıları, bizden kat ve kat büyük ağaçları incelemiyor, fark etmiyoruz. Ben doğaya karşı farkındalığımızı artırmamız, her geçen gün binalarla grileşen dünyamızı renklendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sadece binalaşmayla değil, yangınlar, deniz kirliliği, hayvanlara karşı yaklaşımlar, nesli tükenen hayvanlar bunların hepsi geleceğimizi karartıyor. Küresel ısınmayla iklimler değişiyor. Biz bunların farkına varmıyoruz ya da umursamaz davranıyoruz. Hepsi aslında bizim doğaya karşı yaklaşımımızın sonucu. Ben bu öğelerle doğaya dikkat çekmek istiyorum. 

 

Antoni Gaudi’nin eseri Casa Batllo’dan esin kaynaklarınızdan biri. Bu eser ile bağınızı nasıl tarif edersiniz?

 

Antoni Gaudi’nin sanat ve mimariyi birleştirmesi her eserinde beni çok etkiledi. Casa Batllo, 2013 senesinde Barcelona’ya gittiğimde ziyaret ettiğim bir eser. İç mimariyle ilgilendiğim bir dönem olduğu için her detayı beni ayrı etkilemişti. Dışarıdan ayrı güzel, içeriye girdiğinizdeyse büyülü bir yerdi benim için. Keşke bütün binalar bu kadar özenle yapılsa, bizi başka dünyalara götürse, sanatla ve doğayla bütünleştirse.



 Eserlerinizin bir diğer dikkat çeken tarafı dokunsal yönleri. Genelde izleyici eserlerden, sergilerden korkarken siz eserlerinizi hissetmeye davet ediyorsunuz. Bu fikir nasıl çıktı ve izleyicilerin nasıl tepkileri oluyor?

 

Dokunarak hissetmenin daha güçlü bir duygu oluşturduğunu düşünüyorum. Mümkün olsa, tüm duyularımızı kullanarak bir eseri incelemeliyiz düşüncesindeyim. Doku çalışmaya başladığım zaman bunu bizzat deneyimledikten sonra izleyicileri de çalışmanın içinde hissetmeleri için dokunmaya davet ettim. İlk başta sadece sözel olarak davet ediyordum ama artık sergilerde açıkça büyük harflerle yazıyorum. Tepkiler çok güzel, herkes dokunma derken benim dokun dememe şaşırıyorlar tabii ki. Çok değişik tepkiler de alıyorum. Bazısı belirtmeme rağmen hala çekiniyor, bazısı “yazıyı görüp geldim, ben dokunarak hissetmek istiyorum tabloları” diyor, çocuklar çok mutlu oluyor, bazı sanatçılar ise “ama ya diğer eserleri de dokunarak hissetmek isterlerse izleyiciler” diye tedirgin oluyor. Ben kendi açımdan duyuların daha fazla insana hitap ettiğini ve bu deneyimle birlikte bir bütünlük sağladığına inanıyorum. Şahsen ben de yaptığım ve baktığım eserlerde bu duyguyu hissetmek istiyorum

 

Pelin Toğrul


Yakın zamanlı gerçekleşecek projeleriniz neler?

 

Şimdilik net olan kasım ayında gerçekleşecek IAAF İstanbul Fuarı’na katılımım. Buraya şimdiden fırsatı olan herkesi çalışmalarımı hissetmeye davet ediyorum. Bir de kişisel sergi açma düşüncem var, bunun detaylarını netleştirmek için çalışmalarıma devam ediyorum. Diğer planlarımı da zaman içinde oluşturacağım.


Comments


bottom of page